TİYATRO TÖS
(Türkiye Öğretmenler Sendikası Tiyatrosu) ve Sermet Çağan
1966 yılında Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) bir tiyatro kurma kararı alır. Bu sendikaların tiyatroya yaklaşımları adına çok önemli bir gelişimdir. Bu önemli gelişimin özel bir yanı ise 270 sendika şubesini, yani tüm Türkiye’yi dolaştırma kararı almış olmasında yatar. Bu dönem için ve hatta şu an bile inanılmaz önemli bir olaydır, girişimdir, çabadır. Tiyatronun yararını,gereğini anlamış bu sendikanın kurduğu tiyatronun başında Sermet Çağan vardır..
Değerli yazarımız Aziz Nesin şu değerlendirmeyi yapar: “ TÖS Tiyatrosu Hoca’nın göle maya vurması gibi bir semboldür. Onun dışında başka bir şey değildir. Sermet de bu işe başlarken, ben başlarkenki düşüncelerini bilmiyorum ama başladıktan kısa bir süre sonra Ören’e gidip görmüştük, o zaman konuşmuştuk; işin sürmeyeceğini ama buna başlamak gerektiğini biliyordu, inanıyordu. Başlama biçimi bir işin uzun sürüp sürmeyeceğini gösterir. Yalnız şu vardı ki bir birikim yapacaktı. Öyle umduk, ben de öyle umdum. Bundan sonra sendikalar tiyatro kurmaya daha esaslı yönden atılabilirler. Gene de bu atılımı birikim sayıyorum. Aradan zaman geçse bile sendikalar er geç bu yola döküleceklerdir. Sermet de bunu sanıyorum başlangıçta düşündü”.
Tiyatro TÖS’ ün önemli özelliklerinden biri de, sendikanın örgütlü bulunduğu tüm merkezlere turne yapmayı planlaması ve denemesidir. Böylece tiyatro iki-üç kentin hegemonyasından kurtulacak ve geniş halk yığınlarını yönlendirebilecektir. Tiyatronun öğretim işlevi de eğlendirme işleviyle birlikte, belki hiç tiyatro görmemiş, belki de olumsuz örneklere tanık olmuş Anadolu insanına başka bir bakışı da kazandırmış olacaktır.
Önemli tiyatro insanımız “oyun” dergisinin özel sayılarından birinde şu tespiti yapar. “(…) Bir yere bağlanıp kalmak yerine uzun süreli bilgileri tercih etmektir. Bir kentin sınırları içine tutuklanmış tiyatronun ne denli olumlu olursa olsun, dar bir çevre dışına yarar sağlayamayacağı açıktır. Oysa şimdiye değin tiyatro görmemiş ya da tiyatro adı altında uyduruk toplulukları göre göre, duya duya tiyatroyu yanlış tanımış çoğunluğun ayağına gitmek, Türkiye ölçüsünde yararlı olmayı düşünmenin ilk ve gerekli koşuludur. Demek ki, gezerek eğitmek yöntemini seçtikleri için, bu kuruluşlardan verimli sonuçlar bekleyebiliriz.”
Tiyatronun yönetimine atanan Sermet Çağan 270 şubeye 17 soruluk anket yollamıştır. Bunun amacı turneye çıkmayı amaçlayan TÖS Tiyatrosunun karşılaşacağı durumları öğrenmeye çalışmak ve yapılan etkinliği başarıya ulaştırmaktır. İlk planda altmış civarında geri bildirim alır ki bu dörtte birden bile az bir sayıdır. Yine de; öncelikleri belirlemek, gidilecek mekân hakkında bilgi edinmek, ekonomik koşulları, salon kiraları, belediye vergisinin maliyeti, ilan masrafları ve bilet ücretleri, yemek ve yatak organizasyonlarının durumu, bölgeye ne zaman turne yapılabileceği, iklim koşulları vb. gibi teknik soruların yanıtlarını almayı amaçlamaktadır.. Ayrıca bölgeye hangi tiyatroların daha önce gittiği, başarı oranları ve bölgenin sevdiği-sevmediği türlerin neler olduğu ile ilgili direk tiyatroyu ilgilendiren sorular da vardır. Bölgede tiyatro denemelerinin olup olmadığı, sendikaya kayıtlı tiyatro yazarının var olup olmadığı gibi sorular da yapılan çalışmanın nitel olarak önemini göstermesi bakımından önemlidir.
Tahir Alangu ankete verilen yanıtları değerlendirirken aynı zamanda bu anketin önemi üzerinde de durur: “Sermet Çağan bütün yaz boyunca bu işe koşulmuş, ekibini kurup repertuarını hazırlarken, bir yandan da TÖS’ün (Türkiye Öğretmenler Sendikası) bütün Türkiye’ye yayılmış 270 şubesine yolladığı 17 soruluk bir anketle sendikanın bu öncü tiyatro hareketini destekleme olanaklarının gerçek durumunu araştırmağa girişmişti. Ancak bir aydır yürütülmesine çalışılan bu ankete şimdiye kadar gelen cevaplar (Eylül başı) 62 tane olduğuna göre şubelerin dörtte üçünden henüz cevap alınamamıştır. Bu cevaplardan sendika bölgelerinde bir öncü-gezginci tiyatronun bütün olanakları belirmiş sayılabilir. Biz de şimdiye kadar bu anlamda geniş, gerçeklere ve amaçlara yönelmiş bir anket yapılmadığını da burada belirtmeliyiz.”
TÖS’ün bir sendika tiyatrosu olması da, oyuncuların özlük hakları için özel bir örnek teşkil etmiştir. Olması gerekene yaklaşmak adına yapılan çalışmaların önemi geleceğe örnek olmak adına da mühimdir. Sanatta istemli yada istemsiz sömürüye karşı bir duruşu olan TÖS deneyi için şu görüşleri ortaya atar Günay Akarsu:
“Sermet Çağan, hazırlanan tüzüğe uygun olarak, tiyatronun oyuncu ve teknik elemanlarıyla anlaşmalar yaptı. Burada biraz durmak yerinde olacak Devlet Tiyatroları ve Belediye Tiyatroları dışında özel tiyatrolarda oyuncular ve teknik elemanlar, kendi hakları için yeterince çalışmadıkları, bir sendika çevresinde bilinçli olarak toplanamadıkları için, hiçbir zaman güvenli bir çalışma düzenine kavuşamamışlardır. Birçok oyuncu her tiyatro mevsimi başında işsiz kalmış, hiçbir neden gösterilmeden tiyatrodan çıkarılmış, (yani sözleşmesi yenilenmemiş), hatta bazı oyuncular hiç sözleşmesiz çalıştıkları için mevsim ortasında açıkta kalmışlardır. Özel tiyatrocularımızın kişiliğine bağlı kalmıştır hep, tiyatrocuların geleceği. Tiyatro TÖS bu anlamda bir özel tiyatro olmadığı emeğin karşılığını tam olarak sağlamakla yükümlü bir kurumun, bir sendikanın tiyatrosu olduğu için bu alanda da örnek bir tutumla işe başlamış; topluluğun her elemanıyla, hiç değilse bir yıl için sağlam anlaşmalar yapmıştır. Bu da yerinde bir davranıştır.”
Tiyatro TÖS’ün kuruluşunu gerçekleştiren “Türkiye Öğretmenler Sendikası”nın Genel Başkanı büyük edebiyat adamımız, ünlü romancı Fakir Baykurt’tur. “İlk Sendika Tiyatrosunu Kurarken” isimli yazısında süreci -oyun dergisinin eğitici ve gezici tiyatrolar özel sayısı- şöyle değerlendirmiştir:
“‹Türkiye Öğretmenler Sendikası› olarak, bu büyük davayı bir ucundan tutup Türk toplumuna küçük bir “kültür hizmeti” yapmayı düşündük. Fazla geniş olmayan olanaklarımızı, bir ülkücü yönetmen ve sanatçı ekibiyle sendikamızın tiyatrosunu, yani “TİYATRO TÖS”ü kurduk.
TİYATRO TÖS bir gezici tiyatrodur. Yılın on bir ayında, Türkiye’yi yol yol, bölge bölge gezerek, kültür merkezlerinden uzak il ve ilçelerde ve fırsat buldukça yol üstündeki köylerde 231 temsil verecektir. Program dışı matinelerle bu sayı biraz daha yükseltilecektir. Bir yıl içinde sadece iki oyun sunulacaktır. İlk oyun, geçen yıl Ankara’da uzun süre oynayan ve çok sevilen “Ayak Bacak Fabrikası”dır. Oyunun yazarı sayın Sermet Çağan aynı zamanda TİYATRO TÖS’ün yönetmenidir.
Bu birinci yıl bizim düşündüğümüz hizmetin ilk basamağıdır. Bir yıl içinde çok tecrübe kazanacağımızı, koşullarımızı ve olanaklarımızı daha iyi öğreneceğimizi umuyoruz. İkinci yıl, daha iyi düzenlenmiş bir kültür hizmetine girişeceğiz. Ekip ve oyun sayısını yükselterek, TİYATRO TÖS’ün dört beş koldan dolaşmasını sağlayacağız.
TİYATRO TÖS, Sendikamızın sadece Genel Merkezinden gelme bir iş değildir. Bu iş düzenlenirken il ve ilçelerdeki şubelerimizle, geniş yazışmalar yapılmış, toplantı ve seminerlerimizde konu tartışılmış, böylece TİYATRO TÖS, Şubelerin ve Genel Merkezin ortaklaşa yürüteceği bir “kültürel organizasyon” haline getirilmiştir. Ekipteki sanatçılarla olan ilişkilerimizde basit bir çalışan çalıştıran ilişkisi değildir, ondan daha ileride, iki ülkücü kütlenin, sanatçıların ve öğretmenlerin işbirliğine dayanan arkadaşça bir ilişkidir. Onlar büyük merkezlerdeki işlerini ve ailelerini bırakarak, çok az insanın katlanabileceği, yazlı kışlı on bir aylık çetin bir yolculuğa çıkmaktadırlar. Zorluklarla dolu olan bu yolculuğu bitirdikleri zaman bizim kendilerine verebileceğimiz, sadece bir aylık tatildir. Ama onların öğretmenlere ve Türk toplumuna yapacakları hizmet bundan kat kat fazladır. Başarıya ulaştığı zaman övüncünü beraber bölüşeceğimiz bu işin asıl yükünü onlar çekeceklerdir. Böylece bir yandan büyük merkezlere sıkışıp kalmış sanatçılara, sanatçı olacak çocuklara, bir yandan da büyük aydınlara çok anlamlı bir örnek vermektedirler. Yarın kendilerini saygı ile kutlayacağımız günü sabırsızlıkla beklemekteyim.
TİYATRO TÖS’ü kurarken bizim iki amacımız vardır. Birincisi, 624 sayılı “Devlet Personeli Sendikaları Kanunu” ile kendi tüzüğümüzde yazılı kültür hizmetlerinden birini gerçekleştirmek; yani kültür merkezlerinden uzakta çalışan öğretmen üyelerimize ve onlarla beraber yaşayan halkımıza en tatlı kültür nimetlerinden biri olan tiyatroyu götürmek, böylece onların gelişmesine, Michelet’in dediği gibi, “gençleşmesine”, “yenileşmesine”, birbirleriyle kaynaşmasına, onların birbirlerini daha çok sevmesine yardım etmektir.
İkincisi, sahip olduğumuz sendikacılık anlayışını toplum içinde tanıtmaktır. Bilindiği gibi sendikalar, sosyal ve ekonomik hak savaşı yapan meslek birlikleridir. Bu amaçlarını gerçekleştirmek için Hukuk Servisi kurarlar, <ekonomik teşebbüsler>e girişirler. Bunlardan başka sendikalar, kültürel ve politik etkinliklerde de bulunurlar. Dar anlamdaki aktif politika bizim sendikalarımız için yasaklanmıştır. Ama mesleki, ekonomik ve kültüre etkinliklerimiz için 624 sayılı kanun, geniş ve açık hükümler taşımaktadır. Biz sendikaların, sadece mesleki hakları tartışan, başka sorunlara dokunmayan, başka hizmetlere katılmayan, kendine dönük, hatta kapalı kuruluşlar olmasını istemiyoruz. Sendikalar, üyeleri için olduğu kadar, toplum için de yararlı olacak kültür hizmetlerine omuz vermelidir. Özellikle işçi sendikalarının çok yakın bir gelecekte, bu alanda da kıpırdamaya başlayacaklarını umuyorum.
TİYATRO TÖS, tasarladığı amaca ulaştığı zaman, hem öğretmen üyelerine ve topluma hizmet etmiş, hem de öteki sendikalara bir <örnek> vermiş olacaktır. Çok yakında bizim üretim ve yardımlaşma kooperatiflerimiz, kitap klüplerimiz, araştırma ve yayın servislerimiz, pansiyon ve kamplarımız çalışmaya başlayacaktır. Bunlar arasında <TİYATRO TÖS> en <makbule geçen> bir hizmetimiz olacaktır. Bu hizmet küçüktür, ama bir el ile bu kadar olur, el ele verip birleşelim, hizmeti toplumun ihtiyacına yetecek kadar büyütebiliriz.”
Şimdi de sözü ustaya verme zamanı gelmiştir Tiyatro TÖS hakkında. Sermet Çağan ile röportaj yapan Hayati Asılyazıcı ona birçok sorunun yanında tiyatronun kuruluş amacını, repertuarı ve kadroyu sorar:
Soru: TÖS’ün kuruluş amacı nedir?
Cevap: Amaç ortada. Yıllardır süslü masa başlarında, zengin içki sofralarında, evcilik oyunu türünden düzenlenen açık oturumlarda şatafatlı, tumturaklı sözcüklerle edebiyatını yaptığımız tiyatroyu halka götürmek. Evet, tiyatroyu halka götürmek. Hem de salt tiyatro olarak. Başaracak mıyız bu işi, başaramayacak mıyız? İşi hamasi meydan söylevine dökmeden, eyleme bırakalım. (…)
Soru: Repertuarınızı ve kadroyu açıklar mısınız?
Cevap: Biliyorsunuz, sayın sendika yöneticilerinin ve üyelerden büyük çoğunluğunun kararı ile ilk oyun <Ayak-Bacak Fabrikası>. İkinci oyun için elimizde yerli ve yabancı, özellikle son yıllarda büyük gelişme gösteren Polonya tiyatrosundan oyunlar, denemeler var. Kadroyu daha yeni kurduğum için ikinci oyunun seçiminde acele etmedim. Arkadaşlarıma danışıp onların ve sayın sendika üyelerinin kararı ile bundan sonraki işlerimizi halletme yoluna gideceğiz.
Kadromuz şu değerli kişilerden kurulu:
Obey Güney, Aydın Engin, Şener Demir ve Korman Erdinç (AST’ dan), Aydın Engin (G. Sururi-E. Cezzar Topluluğundan), Daver Yüken (G. Özcan-G. Ülkü Tiyatrosundan), Demircan Türkdoğan, Hayri Eroğlu, Ali Özgentürk, Hikmet Karagöz (Arena Tiyatrosundan), Selçuk Uluergüven (Ankara Meydan Sahnesinden), Faik Sinkil (Gençlik Tiyatrosundan), Savaş Yurttaş (Genar Tiyatrosundan), Meray Ülgen, Sema Öner (Amatör Deneme Tiyatrolarından) ve uzun süre Piccolo Theater, Berliner Ensemble’da öğrenim görmüş ve Planchon ile çalışmalar yapmış olan Mehmet Ulusoy, Müzikçiler ve idari kadromz, Ali Ersoy, Doğan Kuyulu’dan kurulu.
Yol boyunca ve gittiğimiz yerlerde tiyatro içi teorik ve pratik çalışmalar yapmayı tasarlıyoruz. Gittiğimiz yerlere tanınmış yazar, rejisör, oyuncu ve düşünürleri çağırarak konferanslar, açık oturumlar düzenliyeceğiz.”
Tiyatro TÖS deneyimi çok önemli ve yolumuzu aydınlatan bir deneyimdir. Yanlışlarını görmek ve tekrarlamamak, güzelliklerini günümüze uyarlamak, amaçlarını irdeleyip tarihten dersler çıkarmak ve tiyatro sanatını önemsediğini iddia eden tüm ilerici sendikal kuruluşları buna zorlamaya çalışmak görevlerimiz arasındadır. TİYATRO TÖS deneyimi sendikaların görevi ve sorumluluklarına da önemli bir göstergedir. Fakir Baykurt gibi sendika yöneticileri bir zamanlar nasıl var idiyse bundan sonrada elbette yine var olacaklardır. Ayak Bacak Fabrikası gibi iyi ve insanımızı ilgilendiren oyunlar yazmalı ve Sermet Çağan gibi onurlu ve duruşlu tiyatro yönetimine sahip olmalıyız. Estetik kaygımız, duruşumuz ve sorumluluğumuz bunu gerektirmektedir.
Yeniyi oluşturmak için eskiyi iyi bilmeli ve değerlerimize sahip çıkmalıyız..
TÖS yarınları kurmamızda önemli bir deneydir..unutmamalı,unutturmamalıyız..
Özgür Başkaya
Not: Bu yazı yazarın yüksek lisans tezi baz alınarak hazırlanmıştır..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder