5 Haziran 2020 Cuma

MERHABA TİYATRO-SANAT MUHALEFETİ..

MERHABA TİYATRO-SANAT MUHALEFETİ..
Ne güzel bir söz değil mi MERHABA. Ve ne güzel bir söz MUHALEFET..
Yarin yanağından gayrı her yerde, her şeyde hep beraber diyebilmek için diyordu şeyhim Bedreddin..
Bedreddin’in 600 küsür yıl önce öngördüğü ışıltıları hatırlayarak                             “ Günaydın-Merhaba” demek dünyaya…. Deryanın uyanacağına inanarak….
Kültürel yozlaşma ve dibe vuruş, sanatçı deontolojisi sürecindeki rezalet, velhasıl etiğin ayaklar altına alınması; yeni çıkarılan ve yılların birikimlerinin alet olduğu yandaşlık projesiyle sürmektedir. Bunun en iyi göstergesini ise biz         en yakınımızda tiyatro emekçilerinde, televizyon ve genel olarak sanat alanında görmekteyiz. Ne acı..
Anadolu; Bizansı ve Ankara dükalığını insani edimleriyle altedecek diye düşünmüştüm yıllarca. Artık böyle düşünmek saflık olur.. (Yıllarca böyle düşündüğüm ve onları bu yola sürüklediğim için öğrencilerim beni affetsin.??)
Kıytırık, insanın düşünmesini engellemeye çalışan, ahmaklaşma kültürünün dayatıldığı televizyon programlarında, yıllarca verdikleri emeği yok sayıp, üç kuruş için satan, zavallı demeğe dilin varmadığı, halkın önünde acınacak durumda olan, Niye yaşıyorum? Hayatımın anlamı ne? soruları yerine; Nasıl daha çok kazanırım? diye soran “yeteneklerin” dünyasında, sanatla ilgilenmek artık çok acı vermektedir.
Ağlanacak haldedir Türkiye Tiyatrosu ve versiyonu sayılan-dayatılan yan işler,  meslekler…
Yeni Kültür Bakanlığı yasasını Türkiye Tiyatrosu’na ve onun kazanımlarına vurulmuş bir darbe olarak nitelemeyip, sadece kendi kurumlarını ve sırtlarını pek tutmaya çalışanlar doğru yolda mıdırlar..
Yani şimdilerde bakanlıkla ilişkiyi ayyuka çıkarmak isteyenlerden-çıkaranlardan bahsediyorum. Ne denli doğru yoldasınız…
Farkında mısınız bilmem.. Topyekun kuşatma altındayız…
Özel tiyatroları bitirmek için (bitirmek kapatmak anlamına gelmez, muhalif kimliği yok etmektir bitirmek..) devlet desteği adı altında kandırma amaçlı bir manipülasyon süreci yaşanmaktadır..
Velhasıl ödeneği artırdılar ve buna yardakçı tiyatrolar gözlerini zaten dikmişti..
Amatör Tiyatrolara yardım yok edilmiştir. ( Bu konuyla ilgili özel bir yazı yazacağım.)
Bu arada bilinmesi gerekli ve önemli olduğunu düşündüğüm, tiyatromuzun yani          Özgür Tiyatro’nun devlet desteğinden hiçbir talebi yoktur.
Ancak; desteği “domuzdan kıl koparmak” olarak görmek yerine varlık sebebi olarak yaşayanlar gözler önündedir.. Maalesef gözler önündedir…
Halbuki işine gelirse oynatan işine gelmezse yasaklayan, A kentinde oynatan da T kentinde yasaklayan bir devletle karşı karşıyayız.. Ama kimsenin ağzını açtığı yok.. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın düşünsel rezaleti devam ediyor..
Nerede sanatçının muhalif kimliği? Nerede alın terine verilen saygı?
Nerede sanatçı etiği….
Muhalefet sanatın-tiyatronun ruhundadır, olmalıdır..
Sanatı politikadan bağımsız tutmaya çalışanlar aslında politika yapmaktadırlar, elbette kendi çıkarları için….
Eskiden “12 eylül öncesine dönmek istemiyoruz.” gibi kalıplaşmış bir cümle vardı..      Herkes “terörize olmuş durumu” istemiyordu aslında. Yoksa muhalif tiyatroyu, sanatı değil..
Şimdi 12 eylül, 12 mart öncesine dönmemiz gerektiğine inanıyorum…
Elbette diyalektiği unutmadan..Sanat için, tiyatro için…
Sanatçı olan, olduğu varsayılan-var saydırılan tiyatro yapıcılarına sesleniyoruz..    “TİTREYİN VE KENDİNİZE GELİN..”
Gelmiyorsanız tarihin çöplüğünde bile yer bulamayacaksınız..                                     Tarih, bilin ki sizleri affetmeyecektir…..
Bize gelince.. Daha çok çalışmalıyız.. Çehov’un 100 küsür yıl önce söylediği gibi. “Bizi çalışmak kurtarır ancak..”
Kişiliğimizi, onurumuzu daha çok ortaya koymalıyız..
Kültürel yozlaşmaya dur demek, tiyatro yapmak kadar önemlidir.. Hatta şu anda, salgın sürecinde, tiyatro yapmaktan da önemlidir.. Zaten yapma koşulumuz da yok ama o ayrı mesele.. Yakında olur nasılsa..!!
Anadolu (hâlâ) inanıyoruz ki Bedreddin’in yolundan yürüyecektir…
1400’lerde can uğruna destek bulan “eşitlik, kardeşlik, adalet” görüşleri kapımızdadır.. İçeri davet etmek zorundayız.. Başka da çaremiz insanlık adına bulunmamaktadır…
Çocuklarımız onurlu anne-babalar, genç tiyatrocular, onurlu abi-ablalar beklemektedir..
Beklentiyi boş çıkarmamak gerekir..
Özgür Tiyatro                                                                                                        adına                                                                                                                    
Özgür Başkaya
10.05.2020

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder