9 Nisan 2010 Cuma

ZENGİN MUTFAĞI

UNUTTURULMAYA ÇALIŞILAN “ZENGİN MUTFAKLARINA” VE TİYATRO SANATÇILARIMIZA…
Özgür Başkaya
15-16 Haziranda, bundan 25 sene kadar önce Türkiye de yaşayan bir grup işçi, yeni bir dünya düşüyle, haklarını elde edebilmek için ve özne olduklarını bilmeden-hissederek ayağa kalktılar ve yürüdüler karanlığın üzerine..
15-16 Haziranda, bundan 25 sene kadar önce yol gösterdi işçiler, “emekten ve eşitlikten yana bir dünyayı” bize..
Tüm bunlar olur da durmak olur muydu..
Vasıf Öngören hemen taşıdı süreci tiyatro hareketinin içine..Zengin mutfaklarında anlattı işçi direnişini ve sıkıyönetimin insana ihanetini..”Zengin Mutfağı” oyunu böyle doğdu..
Mahpusta oldu yazarımız düşüncelerinden dolayı…Acılar zaten anlatılamaz…Ama hep inandı Öngörenimiz..yarınlara ..umuda ..güzel günlere..
Politik tiyatro, ben politik tiyatro yapıyorum-yazıyorum diyerek olmaz..Yaşam biçimi haline getirmek gerekir onu..Çünkü, “tiyatroya evet” demekle-“sanata evet” demekle yapılamaz bu iş…Duruş gerektirir..Bakış açısı gerektirir..
Deontolojinin ayaklar altına alındığı,ben yaparım olur mantığının yürüdüğü bir dünyada “Zengin Mutfağı” yazmak elbette kolay değil..
Yolumuzu aydınlatan ÖNGÖREN yine de dönem düşünüldüğünde açılımlı…Tam da dediğim gibi yolumuzu aydınlatmaya hala devam ediyor..
Batılılaşma, kalkınma paradigmasındaki Türkiye aydınıysa 15-16 haziranı hatırlamamakta dirayetli..
İşçi sınıfını ise bu sürece koymayı bile düşünmüyorum..umarım (ve inanmasam da) önderleri gerekli eşitlikçi müdahaleyi yaparlar.
Zengin Mutfağını , Şener Şen in o keyifli ve manüpülatif filminde hatırlatmayı istedi sanat dünyası hep..İdeolojik bir sorgulamadan uzak duruldu ..
Ancak hayat ve yarınlar öyle değildir..
Zengin Mutfağı ve yazarı işçi sınıfının, emekçi kesimlerin, ama daha da önemlisi taraf tutmayan-tutamayan tiyatro sanatçılarının yolunu aydınlatmaktadır..
Mesleki etikten bihaber tüm tiyatro emekçileri acilen “Zengin Mutfağı”nı okumalıdır..
Silkinip doğrulma zamanı gelmiştir..
Onurumuzu koruma zamanı gelmiştir..
Duruş ve Kavga zamanı gelmiştir…
Beklemeyelim..Beklettirmeyelim…
Tiyatro, devrimci tavrıyla yolumuzu aydınlatsın..
Yeni, özgün, estetik bir dünya bizi kucaklamaya hazır..Namuslu, onurlu ellerimiz harekete geçsin yeter ki..
Hani dedim ya..onu harekete geçirelim…
Başka şansımız varsa bilen bana da söylesin…
Özgür Başkaya
24 ARALIK 2005

28 Ocak 2010 Perşembe

28 Kanunisani

ta ata aa ta ta ha ta tta ta

tarih

sınıfların
mücadelesidir

1921

kanunisani 28
karadeniz
burjuvazi
biz

on beş kasap çengelinde sallanan
on beş kesik baş

yoldaş
bunların sen
isimlerini aklında tutma
fakat
28 kanunisaniyi unutma!

"siyah gece
"beyaz kar
"rüzgar
"rüzgar".

trabzondan bir motor açılıyor
sa-hil-de-ka-la-ba-lık!
motoru taşlıyorlar
son perdeye başlıyorlar!

burjuva kemal'in omuzuna binmiş
kemal kumandanın kordonuna
kumandan kahyanın cebine inmiş
kahya adamlarının donuna
uluyorlar

hav... hav... hak... tü
yoldaş unutma bunu burjuvazi

ne zaman aldatsa bizi
böyle haykırır:

- hav...hav...hak...tü

- gördün mü ikinci motörü?

- içinde kim var?

- arkalarından gidiyorlar.

- ikinci motör birinciye yetişti

- bordoları bitişti

- motörler sarsılıyor

- dalgalar sallıyor sallıyor dalgalar.

- hayır

iki motörde iki sınıf çarpışıyor

- biz onlar!

- biz silahsız onlar kamalı

- tırnaklanmız

- kavga son nefese kadar

- kavga

- dişlerimiz ellerini kemiriyor
kamanın ucu giriyor

- girdi...

- yoldaşlar, ey!

artık lüzum yok fazla söze:

bakın göz göze

- karadeniz

on beş kere açtı göğsünü,
on beş kere örtüldü.
onbeşlerin hepsi
bir komünist gibi öldü

1923 - MOSKOVA
Nâzım Hikmet